Öğretmen , öğrenciyi değerlendirmek için kendisine bir “Öğrenci Değerlendirme Formu” hazırlar Örnek form, aşağıdaki gibi olabilir.Bu formda her öğrencinin ismi ve hangi maddelere göre değerlendirileceği, kendisinden yaptığı yanlış sonrasında kaç puan eksileceği bellidir. Derse öğretmenden sonra giren öğrenci , sermayesinden “2” puanı sildirmiş ve sözlü notunu ne yazık ki 98’e düşürmüştür.Bu bir örnek sadece.Öğrenci Değerlendirme Formu’ndaki maddeler ve o maddelerin ağırlıklı puanları kişilere göre farklılık gösterebileceğinden öğretmenler tarafından değiştirilebilir.
Öğrencinin öğretmeni değerlendireceği formu öğrenciler kendi aralarında hazırlarlar. Tabii ki öğretmenin görüşünün de alınması gerekir ;çünkü bazen öğrenciler insaf ölçülerini aşabiliyorlar.Burada hangi maddelerin olacağı ve bunların kaç puana karşılık geldiğini öğretmen de bilmelidir. Hangi kurallar öğrenciler tarafından önemsenmektedir? Bu sorunun cevabına göre hareket etmek niçin önemlidir?Öğrencilerin beklentilerine uyan bir öğretmen, aslında dolaylı olarak şu iletiyi öğrencilere göndermektedir: “Benim için sizler önemlisiniz.Disiplinin sağlanmasında ve öz denetim konusunda ben de sizler kadar gayretli ve istekliyim.Bu konuda kurallar sadece sizler için olmamalı.” Örneğin öğretmen o gün sakal tıraşı olmadan sınıfa girmişse , öğrenciler öğretmenden hemen “2” puan indirirler.Öğretmenin puanı da “98”e inmiştir.Derse öğretmen zilinin çalmasından sonra girmişse “2” puan daha indirirler. Öğretmenin puanı da “96”ya inmiştir. Bizim de puanımızın inmesi , ayrıca öğrencilere söylediklerimizden farklı davranmamız bizi daha dikkatli olmaya sevk edecektir. Bu projede amaç, içten kontrollü,özdenetimini yapabilen öğrencilerle başarıyı arttırmak ve disiplin yönetmeliğine ihtiyaç duymayan bir okul ortamını öğretmenlerin değerli ve istekli katkılarıyla sağlamaktır.
Değerli arkadaşlar! Disiplin , çocuğu baskı altına alıp onu yönetmek değildir. Disiplin, çocuğun kendi özdenetimini yapabilecek bir seviyeye gelmesi, dışarıdan herhangi bir uyarıya gerek kalmadan bazı kurallara kendi kendine uyması demektir.
Uygulama tarzına göre, disiplini iki boyutta değerlendirmek mümkündür. Bunlar dış kontrollü disiplin ve iç kontrollü disiplin (öz denetim)
İç kontrollü disiplin, yani öz denetim, kişinin bazı kuralları benimsemesi ve dış uyarılara gerek kalmadan bu kurallara kendi kendine uyması veya uygulamasıdır. Kısaca, çocuğun kendi kendini yönetme yeteneği kazanması sağlamaktır. Esasen disiplin uygulamalarıyla varmak istenilen hedef budur. Çocukların kuralları benimsemeleri, ne yapıp ne yapılmaması gerektiğini bilip kendi kendilerine yapmaları, sürekli uyarı ve ikaza gerek kalmadan görevlerini yerine getirmeleri elbette önemlidir.
Anne-babasının yanındayken, dayak ya da ceza korkusuyla sesi kesilen, anne-baba kontrolü kalkınca çığırından çıkan çocuk, bu özdenetim yeteneğini kazanmamış demektir. Diğer bir ifadeyle, doğru olanla , olmayanı özüne sindirememiştir. Ancak bu durumun çocukta bir ölçü de olağan olduğunu belirtmek gerekir. Çünkü çocuk, doğruyu yanlışı, öğrense bile, davranışlarını buna göre ayarlaması zaman alır. Bu sebeple ilk yaşlarda ana-baba kontrolü kaçınılmaz olmaktadır. Çocuk zamanla kendi isteklerini ve dürtülerini dizginlemeyi öğrenir. Yer, zaman ve şartlara göre neyin doğru neyin eğri olduğunu, kendisi tespit edebilir. Ancak arada bir yanılması da normal sayılmalıdır. Ceza korkusuyla da davranışlarına çeki düzen verebilir. Ancak sağlanan düzen sürekli olmaz. Bu sebeple çocuk eğitiminde ceza korkusu hiçbir zaman ön sırada yer almamalıdır. Düzenli ve sorumlu davranış öncelikle anne baba ve çocuk arasındaki anlayış ve güven temeline dayanmalıdır. Anne-baba ve çocuk ilişkisinde bu temel nitelik yoksa, tartışılan bütün yöntemler etkisiz kalır .Yanlışlarının veya eksiklerinin öğrenciler tarafından değerlendirilmesine fırsat veren öğretmen ,aslında bu anlayış ve güven temelini oluşturmak için bir adım atmıştır.Bu özdenetim örneği öğrenciler için bir model olacak ,söylenenlerle yapılanların örtüştüğünü fark edecektir.Bu davranış şekli de bir hayat öğretisidir: “Söylediklerinle yaptıkların birbirine uymalı” Esasen güven ve anlayış ortamında sert ve aşırı yöntemlere gerek kalmaz. Arada bir beliren çocuksu yaramazlıklar kesin ve tatlı-sert yaklaşımlarla ele alınıp kolayca düzeltilebilir.
Otorite için güce gerek yoktur;
Anne – babalar öğretmenler “peki otoritemizi hiç kullanmayacak mıyız?” diyebilir. Sanki aniden ellerinden bir silah alınmıştır. Tabi ki kullanacak, ancak otorite, alışılagelmiş anlamda korkutarak, saygı elde eden çatık kaşlı bir güç değildir. Gerçek otorite, bir konu hakkında bilgi sahibi olan bir kimsedir. Mesela, bu kişi hukuk alanında bir otoritedir, deriz. Yani bu konuda bilgili, tecrübeli, güvenilir bir kişidir demeye getiririz. Ona danışır, sözünü dinleriz. Bir konuda otoriter olmak için yüksek tahsil yapmak şart değildir. Bir bahçıvan da bahçe, ekim, çiçeklik konusunda otoritedir, yani söz sahibidir. Ona başvurur danışır, fikrini sorar, sözünü dinleriz. İşte ev içinde de,okul içinde de varmak istediğimiz gerçek otorite budur. Çocuğun sözüne ve fikrine güvendiği, baş vurduğu ve sözünü dinlediği kişi . Korku sebebiyle değil de bilgi, güven ve saygı sebebiyle. Dolayısıyla evde disiplini sağlamak için salt otorite ve güç kullanamaya gerek yoktur. Bu konuda bilgili olmak, bilinçli hareket etmek, tutarlı davranmak, aynı zamanda da sabırlı ve hoşgörülü olarak onu desteklemek yeterlidir. Bu tür yaklaşımla özdenetim daha sağlıklı ve kalıcı bir şekilde elde edilir.
Çocukların kurallara ihtiyacı vardır.
Esasen herkes gibi çocukların da kurallara ihtiyacı vardır. Bunu bir trafik sistemi ile örnekleyebiliriz. Trafiğin nasıl işlediğinden haberi olmayan bir sürücü arabasına binip yola çıktığında, yolun sağından gideceğine solundan gidebilir, aşırı hız yapıp olmayacak sokaklara girebilir ve neticede trafiği alt-üst eder, kaza yapar ve pek tabi cezalandırılır. Buna engel olmak için trafiğe çıkmadan önce, bütün sürücüler trafik kurallarını öğrenir, neyin yapılıp neyin yapılmadığı benimser, hatta bu prensip ve davranışları deneyerek öğrenme devresinden geçerler. Bunun için de bir süre yanlarından tecrübeli sürücü oturup onlara yol gösterir.
Bu örneği ev içine aktarırsak, ev içinde hareket etmeye başlayan çocuk, ne yapacağını ve nasıl hareket edeceği, yani evin kuralları hakkında eğitim (açıklama) görmemişse haliyle yanlışlar yapacak ve bu sebeple ikaz edilecek veya cezalandırılacaktır. (kızma, bağırma vb.) Çocuk deneme ve yanılmalarla, ne yapıp yapmaması gerektiğini öğrenecek ama her zaman sebebini öğrenemeyecektir. Bu projedeki amaçlardan birisi de sınıf içi kuralları belirlerken öğrencilere ihtiyaç duydukları kuralları vermektir.Çünkü çocukların, öğrencilerin kurallara ihtiyacı vardır.
Özdenetim eğitiminde ilk temel yaklaşım, çocuğa ne yapıp, ne yapmaması gerektiğini açıklamak, ona yol göstermek yani trafikte olduğu gibi onu, eğitimden geçirmektir. Yani temel ilke, prensip ve beklentileri açıklamak, ikinci temel ilke ise desteklemektir. Yani sürekli çocuğun kabul edilmez davranışlarına olumsuz tepki göstermek yerine, kabul edilir davranışlarını da takdir edip, pekiştirmek hiç değilse bu yoldaki çalışmalarını övmek ve desteklemektir. Sadece olumsuz tepkilerle büyüyen çocuklar, bir süre sonra isyan eder, karşılık verir, söz dinlemez olur ve daha da önemlisi hayat heveslerini yitirir, kendilerine güvenmez ve küskün olurlar. Bunun karşılığında, kabul edilir davranış ve çabaları takdir gören çocuklar, daha hevesli, mutlu ve güvenilir hareket eder ve daha kolay söz dinlerler.Çocuk eğitiminde bu şekilde olan ilmî gerçekler,eğitim ortamında farklı mıdır? Tabii ki hayır.
AŞAĞIDAKİ ÇİZELGE, ÖĞRENCİ DEĞERLENDİRME TABLOSUDUR.GELİŞTİRİLMEYE AÇIKTIR.HER ÖĞRETMEN ÖLÇÜTLERİNİ KENDİNE GÖRE DEĞİŞTİREBİLECEĞİ GİBİ,
ÖLÇÜTLERİN PUAN DEĞERLERİ ÜZERİNDE DE OYNAMALAR YAPABİLİR.BURADA ESAS OLAN , ÖĞRETMENİN KENDİSİNİN DE ÖĞRENCİLER TARAFINDAN BELLİ KRİTERLERE GÖRE DEĞERLENDİRİLMEYİ KABUL ETMESİDİR.UNUTMAYALIM Kİ, İYİ BİR ÖRNEK HERKESE İLHAM KAYNAĞI OLABİLİR;KÖTÜ BİR ÖRNEK İSE HERKESİ ÇARPITIR.
Ali BAĞÇELİ